blank

2018 yılı Cannes Film Festivalinde gösterime giren ve Cannes Film festivali Jüri ödülünü kazanan Lübnan filmi Caphernaüm, göç yolundan kırmızı halıya uzanan bir hayat hikâyesine dayanıyor. Filmin başrolünde Suriye doğumlu 13 yaşındaki Zain Al Rafeea yer almakta.  Zain’in hayatı, filmin yönetmeni Nadine Labaki’nin onu görmesiyle değişiyor. Yönetmen Labaki, Zain’i gördüğünde hissettiklerini şöyle anlatıyor:

-“Onun kahramanımız olacağını hemen anladım. Gözlerinde hüzün vardı. Ne söylediğinizi hemen anlıyor ve bunu gözleriyle gösteriyordu. “

Ve şunları ekliyor:

Filmi çekmek için altı ayımızı verdik ve montajını tamamlamak için bir buçuk sene uğraştık. Filmde göreceğiniz çocukların hiçbiri profesyonel eğitim almamıştır ve ne yaptıklarını onlara anlatmak için çok fazla çaba ve zaman harcadım. Çok fazla araştırma yaptım ve sistemin bu küçük çocukları nasıl başarısız hale getirdiğini öğrenmeye çalıştım. En önemlisi ise bunu yapmaya çalışırken filmimi gerçek hayatımızda yaşanmış şeylere göre yapabilmem benim için çok önemliydi.”

Film, kameranın ötesindeki gerçekliği izleyiciye olabildiğince yansız yansıtıyor. Bu anlamda Labaki’nin başarısı tartışılmaz. Sokaklarıyla, ezan sesleriyle, kavgalarıyla, yoksunluğuyla, açlığıyla ve öfkesiyle bütün çıplaklığıyla gerçekler hiçbir mercek değmeden izleyicinin karşısında öylece duruyor. Bilinen ama görülmeyen… Bence yönetmen Labakani’nin de film boyunca vermek istediği mesaj bu. Bildiğimiz ama görmek için bakmadığımız hayatlar. Bir de Zain var elbette. Zain ve onun bakışları. Sonra gülümseyişi var. Filmin ve gerçekliğin en büyük payı ise onun yüzünde yer alıyor.

Film mahkeme solundaki bir duruşmayla başlıyor. 

Zain Al Hajj. Kürsüye yaklaş. 

Kürsünün arkasında ise Zain’in annesi ve babası: Souad ve Selim Al Hajj.

Hâkim soruyor:

– Neden burada olduğunu biliyor musun?

Evet, diyor Zain

-Neden?

– Ailemi dava etmek istiyorum. “Beni dünyaya getirdikleri için.”

Bu sahnenin ardından geçmişe dönüyor ve mahkeme salonuna kadar Zain’in başından geçenleri görüyoruz.

 Zain, doğumu bildirilmeyen ve resmi olarak kaydı bile yapılmayan binlerce çocuktan birisi. Annesi, babası ve kardeşleriyle birlikte eski bir apartmanın küçük bir dairesinde kalıyor. Bakkal Assaad’ın yanında çalışan Zain akşamları kız kardeşi Sahar ile birlikte bazen meyve suyu, bazen ilaçlı su, bazen de peçete satarak çalışmaya başlıyor. Ancak Zain’in kız kardeşi Sahar 11 yaşına geldiğinde ve kadın olmanın gerektirdiği adetini yaşadığında ailesi tarafından kendinden büyük olan bakkal Assaad ile evlendiriliyor. Bu duruma “anne o daha çocuk” diye karşı çıkan tek kişi Zain olsa da Sahar’ın evlenmesine engel olamıyor. Babasının dilinde ise yalnızca şu cümleler: Onu sefaletten kurtarmak içindi” 

Hâlbuki bazı sefaletler ölümden daha iyi değil miydi?

blank

Sahar’ın gidişinin ardından evi terk eden ve iş aramaya başlayan Zain, girdiği bir luna parkta göçmen Etiyopyalı Rahil ile karşılaşıyor. Zain’in yeni yaşamı Rahil ve Rahil’in küçük oğlu Yonas ile şekilleniyor. Rahil’in oturma izni bulunmadığından dolayı göçmen bürosuna götürülmesiyle bu yeni yolda Yonas ve Zain baş başa kalıyor. Uzun bir süre Yonas’ın ve Zain’in yaşam mücadelesine tanıklık ediyoruz. Günler sonra kendi evine dönen Zain’in kardeşi Sahar hakkında duyduğu şeyler üzerine eline bıçağı alması ve apartmandan çıkmasıyla onun için son dönemeç Roumieh Çocuk cezaevi oluyor. Burada kaldığı günlerden birinde oldukça gündem olan bir programa telefonla bağlanan Zain, şunları söylüyor: 

“Ana babamdan şikâyetçi olmak istiyorum. Yetişkinlerden beni dinlemelerini istiyorum. Çocuk yetiştiremeyen yetişkinlerin çocuk yapmasını istemiyorum. Ne mi hatırlayacağım? Şiddet, aşağılama, dayak, zincirle, demirle, kemerle dövülme. Duyduğum en tatlı sözler defol orospu çocuğu! Toz ol puşt! Hayat bir bok çukuru. Beş para etmez. Burada cehennemde yaşıyorum. Çürüyen et gibi yanıyorum. Hayat bir orospudur. İyi insanlar olacağımızı ve sevileceğimizi düşünmüştüm. Ama Allah bunu bizim için istemedi.  Bizim ötekiler için paspas olmamızı tercih ediyor.”

Ve bir kardeşi daha olacağını öğrenen Zain annesine dönerek şunları ekler: 

Taşıdığın çocuk benim gibi olacak!

Zain, büyüyen ama ruhu ölen çocuklardan yalnızca bir tanesi. Zain, artan ve yarım kalan bir pastanın üzerinde mum üfleyerek gözleri gülen çocuklardan da yalnızca bir tanesi. Film boyunca göçmenlerin yaşamına ve şartlarına da tanık oluyoruz. Aile kavramının ne olmadığına da… İçimizde bulunan binlerce göçmen çocuktan bir tanesinin yaşamı Zain. Ve içimizde bulunan binlerce doğmamış çocuktan birisi aynı zamanda. 

Leave A Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir