1990 yapımı olan Uyanış filmi, başrollerini Robert De Nıro ve Robın Wıllıams gibi isimlerin yer aldığı duygusal ve dram kategorisi içerisinde yer almaktadır. Oliver Sack’ın kendi hayatından öykünerek yazdığı kitaptan yola çıkılarak çekilmiş olan “Uyanış” filmi, gerçek bir olaya dayanması nedeniyle oldukça düşündürücü bir yapımdır. Bu sebeple film birçok ödüle aday gösterilmiştir.  Başrol oyuncularına ise NBR ödülünü kazandırmıştır. 

Filmin konusu ise şu şekildedir: Dr. Malcolm Sayer, eğitim hayatı süresince genel olarak teorik alanlarda çalışmış bu sebeple de hastalarla birebir iletişimi olmayan bir doktordur. Ancak iş başvurusu için gittiği hastane onu hiç de alışık olmadığı bir pozisyonda işe alır. Kronik hastaların yer aldığı merkezde çalışmaya başlayan Dr. Sayer, bir yandan hastalara alışmaya çalışırken diğer yandan ise onları gözlemlemeye başlar. 

Hastaların birçoğu kendisinden habersiz yatmakta ve bu hastalar doktorlar, hemşireler ve hasta bakıcılar tarafından da ilgisizce bakılmaktadır. Genel olarak tepkileri, algıları ve hareket duyguları olmadıkları için diğer insanlar tarafından da umursanmamaktadırlar. 

Dr. Malcolm Sayer, başlarda hastalara alışmakta zorluk çekse de zamanla onlarla iletişim kurmaya alışır. Hastalarda yeni belirtiler keşfederek bu keşifleri sürekli olarak kaydeder. Hastalardaki bu değişiklikleri hastane yönetimine iletse de hiçbir olumlu dönüş alamaz. Çünkü hastanede çalışan doktorların ve hemşirelerin birçoğu hastaların bu hallerini kabullenmiştir. Filmdeki şu diyalogdan doktorların hastalara olan bakışını anlayabiliyoruz:

_Buraya bahçe diyoruz.

_Neden?

_Çünkü onları sadece besleyip suluyoruz.

Dr. Sayer, hastalara olan bu tutumu kabul etmez. Onların bizi duyduklarına inanır. Ve yeni bir yol önerir. L-Dopa adlı kimyasal bir ilacı hastalar üzerinde denemek ister. Ancak hastane yönetimi buna da karşı çıkar. Israrlarında devam eden Dr. Sayer’e bu ilacı yakının izniyle tek bir kişide uygulamasına izin verilir. Böylece Leonard’ın ve Dr. Sayer’in arkadaşlığı başlar. 

Leonard, filmin en başında gösterilen gayet sağlıklı bir çocuktur. Ancak okul yıllarında aniden fiziksel yetilerini kaybeder ve annesiyle yaşamaya başlar. Dr. Sayer, Leonard’ın annesinden izin alarak ilacı Leonard’ın üzerinde denemeye başlar. Böylece hastada bir uyanışın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği herkes tarafından merak uyandırır. İlacın uzun denemeler sonunda etkisini gören Sayer, bir gece Leonard’ın ayaklandığını görür. Leonard, günden güne yetilerini geri kazanmakta, konuşmakta, yürümekte ve her şeyin farkına varmaktadır. Leonard’ın bu dönüşümü Dr. Sayer tarafından an be an kamera kaydına alınır. Bu uyanış diğer hastalar içinde birer umut kaynağına dönüşür. Ancak ilacın yan etkilerinin olması ve pahalı olması sebebiyle bu umut söner. Dr. Sayer, yine pes etmez ve hastaneye yardım eden insanlara Leonard’ın dönüşümünü göstererek destek olmalarını talep eder. Bu talep gerçekleşir. Hastaların uyanışları birer birer gerçekleşmektedir. 

Uyanışların gerçekleştiği sahneler oldukça düşündürücüdür. Hastaların neredeyse birçoğu otuz yıldır bu haldedir. Uyandıklarında değişen zamana ve olanlara inanmakta güçlük çekerler. Bilhassa aynaya baktıklarında… Kimi zaman kaçırdıkları yılları önemsemeden bugünün tadını çıkarırlar kimi zamansa bu haksızlığı kabul edemeyerek bunalıma girerler. Ancak hastaların uyanışları kısa sürer. İlacın yan etkileri baş gösterir ve hastalar yeniden eski hallerine dönerler. Hatalığın bu süreçlerini genel olarak Leonard ve Dr. Sayer üzerinden görmekteyiz. Hastalık süresince denemeler Leonard üzerinden sağlansa da istenilen sonuç tamamıyla alınamaz. Fakat bu uyanışlar herkesin kendisine ders çıkarmasını sağlar. Dr. Sayer filmin sonunda bu durumu şöyle özetler:

“Bilim perdesinin ardına saklanıp başarısızlığın sebebi ilaçtı ya da hastalığın geri dönmesiydi ya da hastalar hayatlarından uzun yılları kaybetmeyi kaldıramadı diyebiliriz. Ama gerçek şu ki, neyin yanlış gittiğini bilmediğimiz gibi, neyin doğru gittiğini de bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey kimyasal pencere kapanırken başka bir uyanışın daha yaşandığı. İnsan ruhunun bütün ilaçlardan daha güçlü olduğu ve asıl ruhun beslenmesi gerektiği. İşle, eğlenceyle, dostlukla, aileyle. Önemli olan bunlar. Unuttuğumuz şey bu. En temel şeyler.”

Filmin sonunda ise izleyiciye şu bilgiler verilir: 

Dr. Sayer ve ekibi post- ensefalit hastalarıyla çalışmaya, piyasaya çıkan yeni ilaç tedavilerini denemeye devam etti. Leonard ve hastaların birçoğu kısa sürelerle uyanış yaşadılar ama bunlar hiçbir zaman 1969 yazındaki kadar çarpıcı olmadı. 

İzleyici rahat bırakmayan ve düşündüren bir yapım, UYANIŞ. 

Leave A Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir